2 Mayıs 2011 Pazartesi

1.Mayıs İşçi Bayramı ve dünyanın en çalışkan işçileri..

Bugün sabah bahçeye Ozi ve eşim de geldiler. Bahçeye gitmeden Agaclar.Net den tanıştığımız Necip Beyden sultanselim incir çeliği almak üzere evlerine uğradık.Necip bey, annesi ve babası karşıladılar bizi.
Sultanselim dışında başka bir incir çeliği daha aldık ama adını bilmiyoruz. Birde ekmek ayvası fidanı alarak yola çıktık.
Necip beye buradan çok çok teşekkür ediyoruz. Çeliklerin gelişimini buradan aktaracağız. Çelikleri bahçede özel yerlerine diktik, malesef o anda fotograf çekmeyi unuttuk, fotografları ileriki günlerde ekleyeceğim.Necip beyin anlattığı yöntemi birebir uyguladık bakalım nasıl bir sonuç alacağız.

Eşim ve Ozi uzun zamandır bahçeye gelememişlerdi..Bu arada biz fidanları ekmiştik.
Meyve fidanlarının tamamı tuttu, babamın Elazığ'dan gönderdiği Öküz Gözü ve Boğazkere lerin hepsi tuttu. Kalecik Karası ve Kara Oğlan üzümleri yavaş yavaş uyanıyorlar ama sanki aralarından bazıları oyunbozanlık yapacak gibi. Red Globe üzüm fidanlarının ise birkaçı Urfa Suruç narlarının hepsi tuttu ve minik yaprakları göründü.
Bu arada Enişte bir miktar çilek fidesi dikmiş bir köşeye onlarda yavaştan çiçeklenmişler.

Minik elma fidanımız çiçek bile açtı.



Bahçenin alt tarafında toprak kayması olduğu için o kısıma birşeyler yapmayı planlıyorduk.
Birkaç seçeneğimiz vardı; a) Perde Beton, b) Taş duvar c) Araştırıken bulduğum ŞEV taşı.

Ve şev taşında karar kıldık hem eğimli olacağı için kaymayı önleyecek hemde arazinin o kısmına taşıması ve döşemesi çok problem çıkartmayacaktı.

Taşı üreten yeri bulduk onlarda bir usta ayarladı. Ama yağışlar yüzünden iş bayağı uzadı. Bu hafta da bitiremediler. Ayrıca, işe başladığı taş artık üretilmediğinden yeni taş getirmiş malesef iki taşın ölçüleri farklı olduğu için işi hiç beğenmedim, açıkcası ustadan pek memnun kalmadım.Adam gibi usta bulamamaktan hep korkardım ilk işimizde malesef böyle bir talihsizlik yaşadık.Bu yüzden bahçenin ortasındaki kot farkının kenarına şev taşı döşemekten vazgeçtik.



Bu arada evde de çelik çoğaltma işlerine devam ediyoruz..
İşte onlardan bazıları.

Çiçeklerine hayran olduğumuz selluka tohumlarının 2/3 ünü çimlendirmeyi başardık .


   Umarım bizim sellukalar da böyle çiçeklenecekler.



Ve gene hayranı olduğumuz başka bir bitki; begonviller. Agaclar.Net den bir arkadaşın gönderdiği 5 çelikten 3 ü tuttu işte begonvil çeliklerimiz.




...Ve bizim işçiler..

1970 li yılların ortasına kadar , Elazığ'da köyde dedemin bir arılığı ve 50 kadar karakovan arısı vardı. Karadeniz tarafında kara kovanı ağaç gövdelerini oyarak yapıyorlar. Dedem kovanlarını kendisi yapardı. Silindir şeklinde bir kalıp yaptırmıştı. Killi toprak ve samanı iyice karıp bu harcı silindir kalıbın etrafına çok düzgün sürer, harç kırılmayacak kadar kuruduktan sonra kalıbı içinden çıkarır ve güneşte kuruturdu.
Sonra kovanın arkasına ve önüne gene bu harçtan kapak yapardı. Tabi önde arıların girip çıkması için bir delik bırakırdı.
Dedem yaşlı olduğundan diğer işlerle pek uğraşmaz arılarla ilgilenirdi. Boş zamanlarının tümünü neredeyse arılığın önündeki badem ağacının dibinde geçirirdi.
Arıları iki ölümcül düşmandan korumak gerekiyordu;
1-Arı kıran kuşu
2-Yaban arıları.

Sonra birgün arılar bir salgın hastalığa yakalandı ve bütün arılarımız yok oldu. O günlerin üzerinden yaklaşık 35 yıl geçti.

Geçen hafta komşumuz Ali Bey, arı getirteceklerini benim de isteyip istemediğimi sordu. Neden olmasın diye geçirdim içimden. O günlere geri döndüm aniden. Ayarlayabilirse birkaç kovan  ayarlamasını söyledim.

Arılar 30 Nisan gecesi gelmiş. Tabi planlama yapamayınca işler karıştı, kovan üreticisinden normal kovan bulamadık. Bizde kovan üreticisinde hazır olan polan toplanabilen kovanlardan almak zorunda kaldık, tabi kovanları boyama şansımız da olmadı.

İşçilerimiz 1 Mayıs sabahı yeni yerlerinde güne başladılar. Öğlenden sonra Ali Beyin oğlu Cengiz kovanlara baktı. Ortalama her kovanda 7-8 çıta vardı ve çıtaları balla doldurdukları için kovan üzerindeki beze bal yapmaya başlamıştı arılar. Gene sağolsun komşu Yılmaz Bey kendisinde bulunan yedek çıtaları kovanlara yerleştirerek şimdilik problemi çözdü. Alt kattaki çıtalar dolunca kovana 2. kat kovan konulacak.

Bu konuda da öğreneceğimiz çok şey var..Komşulardan ders almaya başladık bile..İşte arıcılık serüvenine başlayışımızın resimleri.


Soldan sağa; Ali Bey, Yılmaz Bey ve Cengiz..  







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder