30 Mayıs 2011 Pazartesi

Tüplü Asma fidanlarımız.

Hafta içi köye gelen asma fidanlarını dikmek için bahçedeyiz.
Ama gelen fidanlarımızı görünce keyfimiz kaçtı.


Açık kök fidan satışı sırasında geç kaldığımız için fidanları alamamıştık. O yüzden yıl da kaybetmemek için tüplü fidan siparişi verdik.

Toplam 70 tüplü fidandan 6 tanesi aşı yerinden kırılmıştı. Bizde eğer tutarsa seneye aşılarız diye bu anaçlarıda diktik bağa. 8 asma ise bayağı zarar görmüştü onları da umarım kurtarabiliriz.

Red Globe ile Caberne fidanlarıda karışmıştı, ayırabildiğimiz kadarı ile ayırmaya çalıştık ama gözler yeni uyandığı için yapraklardan ayırt etmek bayağı güç.

Satıcıya sipariş verirken özellikle sormuştum kargoda fidanlara birşey olur mu diye?
Cevap aynen şöyeleydi;

Hasan Bey,

Asma fidanlarını sunfidanın özel kutusunda gönderiyoruz , meyve fidanlarınıda zarar görmemesi için nakliye ile gönderiyoruz kargoda yıpranabileceği için saygılarımızla.


Fotograf makinasını unuttuğum için telefon ile gelen fidanların fotografını çektim. İşte gelen fidanların durumu?





 
 
Yaşadıklarımızdan öğrendiklerimiz;


1-Fidan alacaksanız, mümkünse en yakından hatta alabiliyorsanız kendiniz gidip alınız.

2-Kargo firmalarına çok fazla güvenmeyiniz, sizin fidanlarınıza gösterdiğiniz itimamı göstermeleri mümkün değil.

3-Toplu üretim ve satış yapan firmalardan az miktarda sipariş verecekseniz dikkatli olunuz. Sizin sipariş verdiğiniz 5-10 fidan fazla ilgi görmeyebilir.

4-Tanıdığınız bildiğiniz daha önce sizin veya dostlarınızın tavsiye ettiği firmalarla çalışmaya özen gösteriniz.

Arada fireler de olacaktır ama üzüm bağımızda ekili asmalarımızın listesi şöyle oldu;

24 Mayıs 2011 Salı

Gabion Duvar

Bahçe duvarı yaptırma işi problemli olunca , duvar yaptırmam gereken yerler için nasıl bir çözüm bulabilirim diye araştırmalara giriştim. Düşüncem şuydu; bahçeye olabildiğince az beton sokmak ve olabildiğince doğal çözümler kullanmak.
Bu esnada gabion duvar uygulamaları ile karşılaştım. Tam bizim bahçeye göreydi aslında, keşke şev taşı döşetmeden bu çözümden haberim olabilseydi.
Yöntem şu;
Çelik çit telleri veya demir puntalı ızgara tellerden gabion sepetler yapılıyor. Bunların içi kırma taşla doldurulup duvar oluşturuluyor.
Burada tek sıkıntı telin kalitesi olabilir, çabuk paslanma ve deforme olma gibi.
Bizim bahçenin geri kalan yerlerinde bu çözümü kullanacağım.
Ben sepetleri boş olarak yerleştirip sonra içini kendim için taş ile dolduracağım. Bu yöntemin diğer güzel bir avantajı ise ilerde bir değişiklik yapmak istediğinizde çok rahat duvarı söküp başka bir yere taşıyabilmeniz.
Doğaya saygılı, atığı olmayan güzel bir yöntem.
Bunun için bölgemizde özellikle bu boyutta taş verebilecek ocak bulmak lazım,sonra da gobion sepet üreticisi.
Türkiyede özellikle İstanbulda bu işi yapan firmalar var onlarla irtibata geçip maliyet çıkarmak gerekecek.
Aşağıda birkaç uygulama resmi ekliyorum , oldukça pratik ,şık ve doğal bir çözüm .







Yurdum İnsanı-2

Bizi takip edenler biliyordur bahçemizin alt tarafında toprak kayması olduğu için oraya bir set yapma işimiz vardı.
Taş duvar pahalıya geleceği için şev taşı döşetmeyi düşündük. Şev taşı almayı düşündüğümüz yerden bir usta tavsiye ettiler.Usta araziye baktı maliyet çıkarttı anlaştık. Malzeme getireceğim diyerek ilk ödemesini de aldı.
10 günde bitiririm dediği iş 2 ayı aşkın süredir hala devam ediyor.

Usta aynı taştan bulamadığı için duvarı da rezil etti.
En son 2 hafta önce konuştuk , abi bugün malzeme götürdük yarın da bitireceğiz işi dedi. 15 gün önce bahçeye gittiğimde bırakın işi bitirmeyi, götürdük dediği malzeme dahi bahçede yoktu.
Böyle insanlarla uğraşmak insanı yaptığı işten soğutuyor. 2 Haftadır aramıyorum ustayı. Bizim duvar yarım kaldı anlayacağınız.
Usta bulmak bir dert , adam gibi usta bulmak ise imkansız gibi birşey.Ev yaptırma işini düşündükce uykularım kaçıyor, böyle ustalarlamı çalışacağız diye.
İşte duvarın son hali, orta yerdeki kıvrım taş değişikliğinden.


22 Mayıs 2011 Pazar

Yurdum İnsanı-1

Bu hafta 19 Mayıs tatili ve bir günlük ek izin alarak toplam 3 gün bahçede olduk.Amacımız işleri toparlamaktı. Minik bağımız için verdiğimiz tüplü fidanlar gelecekti, onların dikilmesi, asma fidanlarına destek direklerinin çakılması işleri vardı, ayrıca ekeceğimiz sebzeler için yer ayarlayıp Meyvelitepe' den sebze fidelerini alıp dikecektik.
Planımız buydu.

Siparişini önceden verdiğimiz üzüm fidanlarımız 18 Mayısta yüklenecek, 19-20 Mayısta ise elimizde olacaktı. Maalesef fidanlarımız istediğimiz tarihte gelmedi, 21 Mayısta şirketin Ankara merkezini ve Salihli Üretim tesislerini aradık ama telefonları açan olmadı.

Asma dikimi işi böylece kaldı. Şirket yetkililerinin mazeretlerinin ne olduğunu ve nasıl bir açıklama yapacaklarını merakla bekliyorum.

Bu arada biz de boş durmayarak enişte ile sebze ekim yeri ve üzüm bağının otlarını temizledik. Köyden komşumuz Ali abimizden ot yolma konusunda 100 üzerinden 90 puan aldık.

Bahçedeki otlar inanılmaz bir hızla büyüyor. İşte minik üzüm bağımız; direkler dikildi, sağdaki 3 sıra ekili diğer 3 sıra ekilecekti malesef kaldı.





Sonra sebze yerlerini kazdık ve keçi gübresi-leonardit karışımını sebzeliğimize döktük.Kandıra 'da üretim yapan bir firmadan aldık Leonarditi. Fiyat olarak çok uygun geldi. Umarım kalitesi de iyidir. Torba üzerinde vadedilen değerler iyi gibi ama.







Bu arada meyve ağaçlarında istenmeyen misafirler vardı..Özellikle elma ağaçlarının yaprakları tırtıllar tarafından istila edilmişti. Panik halinde Meyvelitepe'yi aradık. Sağolsun elinde bulunan Delfini vererek fidanlarımızı bu zararlıdan kurtarmamıza yardımcı oldu.


İşte zararlı ;


Bahçede mola anı, çay keyfi;


Ali Baba (enişte)  eşyalarını koyduğu kendi yapımı barakasının önünde.

Öküzgözü fidanlarımız iyice canlandılar..

Ali Baba'nın Ozi için diktiği çileklerimiz;

Ters dutlarımızın son durumu;


Ozi ve Ali Baba geçen haftasonu çektiğimiz bir kare;

2 Mayıs 2011 Pazartesi

1.Mayıs İşçi Bayramı ve dünyanın en çalışkan işçileri..

Bugün sabah bahçeye Ozi ve eşim de geldiler. Bahçeye gitmeden Agaclar.Net den tanıştığımız Necip Beyden sultanselim incir çeliği almak üzere evlerine uğradık.Necip bey, annesi ve babası karşıladılar bizi.
Sultanselim dışında başka bir incir çeliği daha aldık ama adını bilmiyoruz. Birde ekmek ayvası fidanı alarak yola çıktık.
Necip beye buradan çok çok teşekkür ediyoruz. Çeliklerin gelişimini buradan aktaracağız. Çelikleri bahçede özel yerlerine diktik, malesef o anda fotograf çekmeyi unuttuk, fotografları ileriki günlerde ekleyeceğim.Necip beyin anlattığı yöntemi birebir uyguladık bakalım nasıl bir sonuç alacağız.

Eşim ve Ozi uzun zamandır bahçeye gelememişlerdi..Bu arada biz fidanları ekmiştik.
Meyve fidanlarının tamamı tuttu, babamın Elazığ'dan gönderdiği Öküz Gözü ve Boğazkere lerin hepsi tuttu. Kalecik Karası ve Kara Oğlan üzümleri yavaş yavaş uyanıyorlar ama sanki aralarından bazıları oyunbozanlık yapacak gibi. Red Globe üzüm fidanlarının ise birkaçı Urfa Suruç narlarının hepsi tuttu ve minik yaprakları göründü.
Bu arada Enişte bir miktar çilek fidesi dikmiş bir köşeye onlarda yavaştan çiçeklenmişler.

Minik elma fidanımız çiçek bile açtı.



Bahçenin alt tarafında toprak kayması olduğu için o kısıma birşeyler yapmayı planlıyorduk.
Birkaç seçeneğimiz vardı; a) Perde Beton, b) Taş duvar c) Araştırıken bulduğum ŞEV taşı.

Ve şev taşında karar kıldık hem eğimli olacağı için kaymayı önleyecek hemde arazinin o kısmına taşıması ve döşemesi çok problem çıkartmayacaktı.

Taşı üreten yeri bulduk onlarda bir usta ayarladı. Ama yağışlar yüzünden iş bayağı uzadı. Bu hafta da bitiremediler. Ayrıca, işe başladığı taş artık üretilmediğinden yeni taş getirmiş malesef iki taşın ölçüleri farklı olduğu için işi hiç beğenmedim, açıkcası ustadan pek memnun kalmadım.Adam gibi usta bulamamaktan hep korkardım ilk işimizde malesef böyle bir talihsizlik yaşadık.Bu yüzden bahçenin ortasındaki kot farkının kenarına şev taşı döşemekten vazgeçtik.



Bu arada evde de çelik çoğaltma işlerine devam ediyoruz..
İşte onlardan bazıları.

Çiçeklerine hayran olduğumuz selluka tohumlarının 2/3 ünü çimlendirmeyi başardık .


   Umarım bizim sellukalar da böyle çiçeklenecekler.



Ve gene hayranı olduğumuz başka bir bitki; begonviller. Agaclar.Net den bir arkadaşın gönderdiği 5 çelikten 3 ü tuttu işte begonvil çeliklerimiz.




...Ve bizim işçiler..

1970 li yılların ortasına kadar , Elazığ'da köyde dedemin bir arılığı ve 50 kadar karakovan arısı vardı. Karadeniz tarafında kara kovanı ağaç gövdelerini oyarak yapıyorlar. Dedem kovanlarını kendisi yapardı. Silindir şeklinde bir kalıp yaptırmıştı. Killi toprak ve samanı iyice karıp bu harcı silindir kalıbın etrafına çok düzgün sürer, harç kırılmayacak kadar kuruduktan sonra kalıbı içinden çıkarır ve güneşte kuruturdu.
Sonra kovanın arkasına ve önüne gene bu harçtan kapak yapardı. Tabi önde arıların girip çıkması için bir delik bırakırdı.
Dedem yaşlı olduğundan diğer işlerle pek uğraşmaz arılarla ilgilenirdi. Boş zamanlarının tümünü neredeyse arılığın önündeki badem ağacının dibinde geçirirdi.
Arıları iki ölümcül düşmandan korumak gerekiyordu;
1-Arı kıran kuşu
2-Yaban arıları.

Sonra birgün arılar bir salgın hastalığa yakalandı ve bütün arılarımız yok oldu. O günlerin üzerinden yaklaşık 35 yıl geçti.

Geçen hafta komşumuz Ali Bey, arı getirteceklerini benim de isteyip istemediğimi sordu. Neden olmasın diye geçirdim içimden. O günlere geri döndüm aniden. Ayarlayabilirse birkaç kovan  ayarlamasını söyledim.

Arılar 30 Nisan gecesi gelmiş. Tabi planlama yapamayınca işler karıştı, kovan üreticisinden normal kovan bulamadık. Bizde kovan üreticisinde hazır olan polan toplanabilen kovanlardan almak zorunda kaldık, tabi kovanları boyama şansımız da olmadı.

İşçilerimiz 1 Mayıs sabahı yeni yerlerinde güne başladılar. Öğlenden sonra Ali Beyin oğlu Cengiz kovanlara baktı. Ortalama her kovanda 7-8 çıta vardı ve çıtaları balla doldurdukları için kovan üzerindeki beze bal yapmaya başlamıştı arılar. Gene sağolsun komşu Yılmaz Bey kendisinde bulunan yedek çıtaları kovanlara yerleştirerek şimdilik problemi çözdü. Alt kattaki çıtalar dolunca kovana 2. kat kovan konulacak.

Bu konuda da öğreneceğimiz çok şey var..Komşulardan ders almaya başladık bile..İşte arıcılık serüvenine başlayışımızın resimleri.


Soldan sağa; Ali Bey, Yılmaz Bey ve Cengiz..  







1 Mayıs 2011 Pazar

23.Nisan

Bir hafta gecikme oldu ancak yazma fırsatı bulabildik.
23 Nisan çocuk bayramı kutlamaları için Ozi'nin okuluna gittik.
Okula gitmeden, evde ve gösteriden sonra Özgür efenin birkaç fotografını çektik.
İşte O fotograflar..