25 Eylül 2010 Cumartesi

Bahçeden ilk hasat (19.09.2010)

Hafta sonu bahçemizde ilk hasatımızı yaptık. Malesef geçen ilkbahar bahçeyi yeni aldığımız için hiçbirşey dikememiştik.
Bu hasat ettiklerimiz bahçemizde önceden bulunan meyveler.

Ceviz ağacımızda bayağı ceviz vardı. Köyden biri uzun sopalarla silkeledi, bizde yerden topladık. Oldukca zahmetli bir iş. Günün sonunda bahçede bulunan kokulu üzümleri de toplayıp Istanbu'la döndük.

Bu yıl ilk zeytin hasadını heyecanla bekliyorduk ama malesef neredeyse zeytin kalmamış ağaçlarda. Sanırım çiçeklenme döneminde aşırı sıcaktan çiçekler yandı. Kısmet seneye diyoruz.

Mis kokulu üzümlerimiz..


Ve cevizler..

Trenler..Trenler..Haydar Paşa'ya bitmeyen ziyaretler..(30.08.2010)

Ozi'nin en büyük hastalığı trenler. Birkaç haftada bir mutlaka Haydar Paşa garına uğramadan yapamıyoruz.
En büyük hayalimiz bir buharlı tren ile yolculuk yapmak . Türkiye'de malesef aktif buharlı tren neredeyse yok gibi tabi onları kullanabilecek makinist de kalmadı neredeyse. Demir yollarının böyle turları oluyor bazan onlardan birini Ozi'ye ayarlamayı çok istiyoruz. İnşallah böyle bir gezi yapabiliriz.

Trenlerden ve Haydar Paşa'dan resimler..(Tahta bavul bizimde aklımızdan geçmedi değil).




20 Haziran 2010 Pazar

Bahçeden Resimler..13.06.2010


Asma Fidanımız ve minik üzümler



Cevizlerimiz



Bahçemizin gerçek sahipleri..



Bahçeden Çamçukur Köyüne doğru manzara


ve Ozi bahçede..


26 Mayıs 2010 Çarşamba

Bahçenin Google Earth görüntüsü

Ozi'nin Bahçesinin gökyüzünden görüntüsü.bahçenin sınırları, su kuyusu ve zeytinliğin yerleri.

Bu hafta sonu caneriklerimizi de topladık ve yedik. Malesef eriklerimizin fotografını  çekemedik.

1 Mayıs 2010 Cumartesi

Ev mi? Yoksa geçici bir çözüm mü?

Bahçemize geçen hafta sonu gittik. Çelik dede henüz bahçemizi görmemişti O da görsün istedik. Hala ev yeri ve nasıl bir ev yapacağımız netleşmedi.
Bahçenin içinde bulunan kuyunun etrafını acilen çevirmemiz gerekiyordu. Komşumuz Yılmaz Bey ve eşi bizi ağırladılar.
Yılmaz Bey'in çocukları ile tanıştık. Erik ağacına yaptıkları ev süperdi. Biz oradayken Yılmaz Beyin arılarından bir kovan oğul vermişti. Konmuş oldukları zeytin dalından alıp yeni bir kovana yerleştirdi ve bu Yılmaz Beyin 25'inci arı kovanı oldu.

Bizim ev işi ne olacak karar veremiyoruz. Ozi daha 3 yaşında şu anda kreşe gidiyor. Benim emekli olmama daha 6 yıl var . Yani bahçeye ev yapsak sadece hafta sonları kullanabileceğiz. Bu bizim için bayağı masraflı bir iş olacak. Şu anda oraya taşınma şansımız yok. Orada yaşamak istiyoruz ama iş bulmak çok zor, daha Ozi 3 yaşında . İlk Okul, Lise, Üniversite...Daha çok işimiz var.
Sadece hafta sonları kalabileceğimiz, küçük bir prefabrik ev veya kulübe düşünmeye başladık bu aralar.
Gitme işi netleşince hayalimizdeki evi yapalım fikri ağır basmaya başladı.

Basit-sade bir hayat istiyoruz ama onun için de minumum da olsa bir kaynağın olması lazım. En azından Ozinin okul içinihtiyaçları olacak. Ve bunu sağlayacak bir kaynağımız yok. Çalışmaktan başka.

Kesin gidişi ancak 6 yıl sonra emekli olunca düşünebiliriz.(Piyangodan para çıkarsa başka tabi).  Bu arada 6 yıl sonra Ozi bizimle oraya gelince ne olur ne biter uyum sağlarmı? Bunlarda başka problemler.

Zor..Çok zor.. Hayırlısı bakalım zaman ne gösterecek.

19 Nisan 2010 Pazartesi

Teori başka gerçek başka..İlk süpriz..

Bu hafta sonu bahçemize bakmaya gittim. Harita mühendisi kazıkları çakmıştı, hem ona bakmak hemde bahçenin krokisini almak istiyordum. Ayrıca komşu ile (MeyveliTepe) evin yeri neresi olmalı diye fikir alışverişinde bulunacaktık.

Harita mühendisi krokiyi çıkaramamıştı, Pazartesi verebilirim dedi, mail ile bana gönderebilirmiziniz dediğimde dosyayı açamazsınız dedi. İlginiç geldi bende üstelemedim, fax ile gönderdi krokiyi.

Ve ilk süpriz..Tapuda 2900m2 olan bahçemiz, harita mühendisinin hesaplarına göre 2745m2 çıktı.
Memleketimde daha ne süprizler yaşayacağız bakalım..

Sonra bahçeye gittik.

Eşimle hafta içi konuşurken bahçedeki kuyu konusu aklımıza geldi . Kuyu ağzına kadar doluydu, içine biri düşer diye korkmuştuk.Bir an önce etrafını çevirmemiz lazım diye düşünüyorduk.

Korktuğumuz başımıza geldi. Komşumuz Yılmaz Beyin köpeği Jak kuyuya düşmüş. Bahcemizin alt komşusu bizim kuyunun suyu ile sulama yapıyormuş su kesilince gidip bakmış. Jak boğulmak üzereyken kurtarmışlar. Tırnaklarından bazıları kırılmış. Yeni yeni kendine geliyordu.

Komşu ile yapılacak evin yerini tespit edelim dedik. 3 olasılık vardı zaten.

1-Zeytinlerin arasına;
Birkaç zeytinimiz kesilecek veya taşınacak bu durumda. Buna pek gönlüm razı olmadı..Kim bilir kaç yıllık topu topu15-16 zeytinim var, onlarında bir kısmının kesilmesine veya taşınırken kurumasına gönlüm razı olmuyor.

2-Zeytinliğin bittiği yere;

Bu alan oldukca güzel, yapılacak ev hem bahçenin geri kalanını görecek kısmen de vadi manzaralı olacak.Ayrıca rüzgar açısından da korunaklı olacak.Bu durumda ev genel olarak güney ve batı cepheli olur.Zemin katın manzarası pek iyi olmasada 2. katın manzarası oldukca güzel olacak diye düşünüyorum.

3-Bahçenin diğer ucu;

Manzara süper. Yanıbaşında su kuyusu var.Vadinin tamamı ve kısmen deniz manzarası var.2. Katın manzarası daha iyi olur diye düşünüyorum , körfez bile görüş açısına girebilir. Dezavantajı ise ulaşım ve yer keybı. Bahçenin o kısmına ulaşmak için yol ayırmak lazım. 2x70 = 140m2 alan ve birkaç zeytin kesilecek. Ev bahçenin 3 kenarından en az 5 m içeride olacağı için arazi kayıbı daha fazla olacak.

Karar vermek zor..
Bizim yapmayı düşündüğümüz ev ile ilgili bilgileri de komşu ile paylaştım. Çok köşeli dedi fazla masraflı olacağını söyledi.

Ev konusuna çalışmam lazım.
Finans işi hal olana kadar bu konuyu netleştirmemiz lazım..Araştırmaya devam.

7 Nisan 2010 Çarşamba

Arazinin İlk Fotografları




Arazinin başlangıcı.Zeytinlik..

 

Zeytinliğin bitişinden arazinin diğer kısmına bakış.Burada daha önce seralar varmış.

 

Arazinin sonundan zeytinlere bakış.

5 Nisan 2010 Pazartesi

Ozi'den İnciler..

Geçen hafta zeytinlerimiz budandı ve arazideki kurumuş otlar dikenler temizlendi.Ozi tam bir mısır hastası. Behçesine mısır ekmek istiyormuş. Karadenizli bir arkadaşın annesinden mısır tohumu getirttik, uzun yıllardır sadece kendi tohumlarını kullanan teyzemiz bahcesinde de ilaç vs. kullanmamış.
Bakalım Ozi' nin mısırları nasıl olacak.

Bu arada ; Ozi'nin söyleyemediği birkaç cümle-kelime yi   not etmek istiyorum..İleride hatırlar güleriz diye..

-Sükürbe (süpürge).
-Fafulye (Fasulye).
-Pegakus Hava Yolları ( Pegasus Hava Yolları ).
-Hava Türk Yolları..
-Ece Çitır ( Ece Teacher)
-Nisapril  ( Nisan - April ingilizce Türkçe ortaya karışık).

30 Mart 2010 Salı

Teşekkür..

Bu arada bizlere yardımcı olan yol gösteren birkaç kişiye teşekkür etmek istiyoruz.
Daha yolun başında bize ilk yardımlarını esirgemeyen komşum Yılmaz Bey'e, Mehmet Abiye ve hem komşum hem de bizim yaşayacaklarımızı çoktan yaşamış olan MeyveliTepe'ye  yardımları ve misafirperverlikleri için çok çok teşekkür ediyoruz.
Bu ilk adımı atmamızda yanımızda olduğunuz için sağolun.
Görüşmek üzere.

Hasan/Eylem/Ozi.

Yeni Bir Başlangıç...

Merhaba,

Çocukluğum, ardındanda gençlik yıllarımın büyük kısmı (en azından yaz ayları) köyde geçti. Ülkemizde yetişen sebze ve meyvelerin hemen hemen hepsinin en doğal tat ve kokularını tatma şansım oldu o yıllarda.

Sonra üniversite ve iş hayatı kopardı beni bu tatlardan.Ama hala derin bir nefes aldığımda; karpuzun, salatalığın, biberin o insanın burunu sızlatan kokusunu anımsarım.

Uzun süredir bizim de arazi arayışlarımız devam ediyordu.
Yıllardır bakmadık gitmedik yer kalmadı, hayallerimizi gerçekleştirebilecek bir arazininin izini sürüp durduk.

Çanakkale, Edirne, Tekirdağ (özellikle Mürefte),Kırklareli Vize-İğneada,Şile, Pendik,Tuzla,Gebze,Kocaeli Körfez ,Derince,Kandıra, Yalova vs..Istanbu’la yakın hemen hemen her yeri dolaştık.

Ama bir türlü eşimin de benim de içime sinecek bir yer bulamadık..
3 Yıl önce Ozi ( oğlumuz Özgür ) doğduktan sonra aramalarımıza biraz ara verir gibi olduk. Ama Ozi ayaklanıp dışarı çıkmaya başlayınca arayışlarımız yeniden yoğunlaştı.

Oğlumuzun ( tabi bizim ) büyük şehrin stresinden uzak, doğal bir ortamda bir nebze nefes alabileceğimiz ve doğal olarak yetişmiş yiyeceklerden tadabileceğimiz bir mekan bulmak için bakınıp durduk. Her hafta sonu Ozi'yi nereye götüreceğiz diye düşünmakten yorulduk. AVM lere değil gitmek yanından bile geçerken tüylerim diken diken oluydu (gerçi hala oluyor ama ).

Trafikten,stresten, anlamsız hırslardan , bitip tükenmek bilmeyen bu kargaşadan  uzaklaşıp doğayla, kendimizle başbaşa kalacağımız bir yerin arayışı özellikle bende önüne geçilmez bir tutku halini almıştı.

Bu arada Meyveli Tepenin sayfasını sürekli takip ediyorduk..Bizim düşlediklerimizi onlar yavaş yavaş gerçekleştiriken biz bazen umutlanıyor bazen başaramayacağız diye panikliyorduk.

Özellikle fırın olayı eşimin aklını başından almıştı..
O kadar dolaşmama rağmen nerede olduğunu bilmiyordum Meyveli Tepenin. Kabaca Karamürsel'de olduğunu biliyordum, okadar.

20.03.2010 günü gene arazi bakmak için internetten bulduğum birkaç yere bakmak üzere Karamürsel' e gittik. Baktığımız yerler bir türlü içimize sinmedi. Sonra dönmeye karar vermiştik ki not ettiğim başka bir emlakçıya uğradık. Onlarında elinde bir arazi vardı ona bakmak istiyordum. O araziye bizi götürecek ilgili (Yılmaz Bey) başka bir müşteri ile bir yere bakmaya gitmişti. Biraz bekleyin gelir dediler.
Dönüş için geç kalıyorduk..Daha önce baktığımız yerlerde hüsrana uğrayınca beklemeyelim diye düşündüm. Sonra buraya kadar geldik bari bakalım, içimizde ukte kalmasın dedik ve beklemeye başladık. Sonra Yılmaz Bey geldi. Bakmak istediğimiz yeri söyledim, biraz düşündü. başka bir yer daha var dedi. 2900m2 isterseniz oraya da bakalım dedi. Olur dedim. Aslında ben 5 dönüden küçük bir yer düşünmüyordum.
Araziye gittik. Arabayı park ettim. Başımı kaldırdım..Karşımda MEYVELİTEPE ...Evi görür görmez tanımıştım..

Araziye baktık 1/3 ü zeytinlik geri kalanı sera olarak kullanılıyormuş. Seranın yeri şu anda boş. Arazi ve manzarası çok hoşumuza gitti.

Sonra süprizler peş peşe geldi. Emlakcımız Yılmaz Bey'in arazisi ve evi baktığımız arazinin tam karşısındaydı. Eşi ve çocukları ile tanıştık..Sonra yoldan geçen köylülerle sohbet ettik..Çok sıcak ve yakın hissettik açıkcası..Yani hem Meyvelitepe ile hemde emlakçımızla komşu olabilirdik, şartları zorlarsak. Sonra Meyveli Tepeye götürdü bizi emlakçımız. Meyveli Tepenin sahipleri ile tanıştık...İnanılır gibi değildi.Sayfalarını heyecanla takip ettiğimiz Meyveli Tepedeydik ve geçen yıl kurutulan Trabzon Hurmalarını yiyiyorduk.

Arazi için istenen ücret bizim limitlerin üzerindeydi. Yılmaz bey arazi sahibini de köyden çağırdı..Ve bir rakkam üzerinde mutabık kaldık..Ama hala bir miktar eksiğimiz vardı. Onuda bir şekilde halledeceğimi düşünerek, sözleşmeyi imzaladık.

Ve..bugün..23.03.2010 itibarı ile bizimde bir arazimiz var.Arazimizle birlikte 20 kadar zeytin, 2 erik 1 kiraz 1 asma 2 cevizimiz var artık..Ama yapılacak çok iş var..Çoook..Hepimizin heyecanla hayalini kurduğu bir yaşam için biz ilk adımı attık..Bundan sonra bu sayfalarda neler yaptık neler yaşadık sizinle paylaşacağız.
Darısı hepinizin başına.